Sevdiğiniz bir ses sanatçısının konserine gittiğinizi hayal edin. Çevrenizde sizin gibi, sanatçının binlerce hayranı var ve hepsi aynı şeyi bekliyor; Sanatçı platforma gelecek sevgi dolu bir selamla ya da daha önce aşina olduğunuz şarkıyı çalarak sahneye giriş yapar. Bu eğlenceli olur çünkü karşınızdaki kişi bir profesyonel, onun işi dinleyenleri eğlendirmektir.
Eğer sanatçımız profesyonel olmasaydı elinde bir liste ile büyük bir kararsızlıkla sahneye gelir selamdan sonra size hangi şarkıyı çalayım diye soru sorsaydı ne olurdu. Eminim herkes farklı bir şarkı isterdi ve bu karmaşada şarkıcının kafası karışırdır en sonunda bir tanesine karar verir sonra onu okuyunca zamanın geçtiğini fark eder ve konser biter. Bu da hiç eğlenceli olmazdı değil mi?
İşte matematik zorluğu buradan geliyor. Matematikte temel kural şudur iyi bir tanımlama yap ardından onu analiz et(çöz) . Eğer tanım eksik ise sonuç belki bir felaket doğurur. Aynı mantık satranç için de geçerli oyunun belli kuralları var karşında bir rakip duruyor durmadan sana saldırıyor, ondan korunman için kuralları iyi bilmen ve yaptığı hamleleri iyi analiz etmen gerekir. Ya politika o ne oluyor işte burada içim ürperiyor. Matematik gibi her şeyi tanımlaman gerekir. Örneğin medyadaki haberlerin amacı nedir, laf polemiği neden yapılır, gündemdeki konuların önemi nedir… Politika da satranç gibi hamle yapar yani yasalar çıkarır. Genelde bize çok saçma gelen kararlar alınır. Örneğin kömür yardımı, daha önce olan sorunları dile getirmeleri gibi (ama çözme yok)…
Kriz ile mücadelenin ilk adımına geçemeden önce aşağıdaki soruları inceleyelim;
- Şimdi matematikçiye sorun matematik zor mudur? Size vereceği cevabı “hayır” olacaktır.
- Satranç bilen birisine sorun satranç oynamak eğlenceli midir? Cevap “evet “
- Peki, ben size soruyorum krizi yönetmek zor mudur?
Cevap “evet” çünkü biz iyi bir tanım bilmiyoruz ve kuralların ne olduğundan haberimiz yok.
Neden tanım bilmiyoruz?
Millet olarak okumayı, araştırmayı sevmiyoruz o yüzden problemleri çözemediğimiz için hep başkalarına çözdürüyoruz. Bir haber çıkar bu işte kimin kazançlı olduğuna bakmaksızın hemen gaza gelip devleti kurtarmaya çalışıyoruz. Hani bu sözü edilen derin devlete kısacası yardım ediyoruz. Krizi yönetmek mi istiyorsun o zaman olaylara objektif bak, söylenenlere değil sonuca bak kim kazançlı diye işte o zaman bağımsız bir Türkiye olacaktır.
Peki, kuralları kim koyar kuralları nasıl öğrenebilirim?
Sonuç vahim olsa da kuralları bizim davranışlarımızdan yola çıkılarak birileri koyar. Bu birileri bir devlet, kişi veya herhangi bir şey olabilir bizi ilgilendiren taraf bu olmadığı için üzerinde durmuyorum. Tek kurtuluş şudur tanımlamayı iyi bilmek gerekir ardından atılan hamlelerin sebebini iyice irdelemek gerekir ve şah mat ama biz değil rakip mat olacak.
Krizle başa çıkmanın yolu aslında zor değil sadece bir yerden başlamak gerekir. Sanatçı örneğinde eğer şarkıyı biliyorsanız eğlenirsiniz ama şarkıyı bilmiyorsanız sadece dinlemekle kalırsınız o yüzden ilk adım şudur tanımları (şarkıyı öğrenme) iyi bilmek gerekir.
Üç adımda ekonomik kriz ve risk yönetimi nasıl yapılır?
- Kriz oluşumundan sonra olası etkilerini detaylı bir şekilde ölç ve hesapla,
- Kriz etkilerinin kaynağını öğrendikten sonra etkileri ortadan kaldırmanın yollarını ara ve bul,
- Etkileri ortadan kaldırmaya başla.
Her ekonomik kriz beraberinde fırsatları da getirir.
Belirsizlik sonucu oluşan riskler işimizdeki maliyetleri artırır bu durum bizim için tehlike oluşturmaktadır. Aynı zamanda kriz dönemleri işi büyütmek için fırsatlar da içerir. Krizi fırsata çevirme sözü buradan gelmiştir.Örneğin ihracat yapan bir şirketiniz var. Kriz döneminde dövizin artması sonucu ham madde, elektrik, kira gibi giderlerin artmıştır ancak satışınız döviz cinsinden olduğu için Türk Lirası cinsinden kârınız artacaktır. İhracat yapmıyorsunuz ancak kriz döneminde elinizde nakit para varsa yatırım yapılacak o kadar argüman var ki anlatmaya gerek duymuyorum bile.